parallax background

Kıyas ve İyi Ebeveyn olmak

Kim Değilim Ben
Eylül 16, 2019
Yolunu Kaybetmek
Eylül 17, 2019
 

Köklerimizden sebep olsa gerek oldukça rekabetçi yapıya sahip bir milletizdir. “Birbiri için en iyisini isterken” karşıdakine ise kusursuz gözükmeyi severiz. Çocuklarımızı kendi çocukluğumuzla ya da başkalarının çocukları ile kıyaslamaya pek meyilliyizdir. İdealize edilen ve kıyaslanan kapasite farkları gibi cinsiyetler üzerinden de aileler içerisinde yoğun bir kıyas hali söz konusudur. Kızını doğuştan akıllı bulmaya hazır bir babanın perspektifi, realitede oğlunun ne kadar kapasiteli olmasıyla değişmez mesela.

Burada bir masal anlatmayı deneyeceğim. Çünkü hikaye üzerinden insanın kendine dair bir şeyleri ele alması psikolojik olarak daha az direnç oluşturur. 

Çok eski zamanlarda yaşayan bir kuş ailesi varmış. Bu ailenin bir dişi bir de erkek yavrusu varmış. Kuş ailesindeki yavrulardan erkek olanının adı “Sunar”, kız olanının adı ise “İmkan” imiş. Ailede baba kuş çalışkan, disiplinli bir babaymış. Baba kendini çalışmaya mecbur hissettiğinden çocukları ile bir türlü sohbet etmeye vakit bulamazmış. Anne ise evde akşama kadar çalışıp evi düzen içerisinde tutmaya gayret eden titiz, bir anneymiş.  

Baba kuş, akşam eve geldiğinde köşesine çekilip oturmayı tercih edermiş. Yavruları, babaları geldiğinde eğlence vaktinin bittiğini ve uslu durmaları gerektiğini bildiklerinden evde sessizlik hakim olurmuş. Saygı kurallarına çok önem verilirmiş. Ufaklar büyüklerinin sözüne karşı çok duyarlıymış. Anne ya da babaları bir şey istediğinde hemen oyunlarını kesip onların dediklerini yaparlarmış. 

İmkan ve Sunar’ın yetişme dönemlerinde soğuk kışlar olurmuş. Açlık çok yakın bir tehdit olarak hissedilirmiş. Baba kuş, kanatlarının ağrımasına rağmen çocukları için çalışırmış. Yine de yiyecekleri bir türlü yeterli olamazmış. Ailede bu durum üzerine üzüntü olmasın diye İmkan ve Sunar bir an önce uçmaya çalışarak soğuğa rağmen eve yakın mesafede kar üzerinde tek tük gözüken yemişleri toplamaya çalışıp titreyerek yuvalarına geri dönerlermiş. Sorumluluklarını bilirlermiş. Yuvalarında ısınmaya çalışırken geleceğe dair düşünüp, ileride kendi çocukları olursa onlara çok daha imkan sunup daha iyi bir gelecek hazırlayacaklarını düşünürlermiş. Ve böylece her iki yavru kuş da ufak yaşlarına rağmen yetişkin gibi davranmayı çok çabuk öğrenmişler. Hatta öyle ki yetersiz imkanlarından dolayı oyun oynamaya bile fazla vakitleri kalmazmış.  

Zaman ilerlemiş ve İmkan ile Sunar yuvadan ayrılacak çağa gelmişler. Evlenmeden önce anne ve babalarının sıkça tekrarladığı “her kuş kendi alayı ile uçar” atasözünü hatırlayarak kendilerine uygun bir kuş bulmuşlar. ☺ Yaşantılarının ilerleyen dönemlerinde İmkan kendi ailesiyle ve Sunar da kendi ailesi ile birlikte yuva kurmuş. Arada sırada birbirlerini ziyaret etmeyi de ihmal etmemişler. 

Çocukları olmuş her ikisinin de. Yaşadıklarından dolayı olsa gerek her ikisi de çocuklarına çok fazla imkan sunmaya çalışmışlar. Daha soğuk koşullar başlamadan o kadar çok  hazırlık yaparlarmış ki çocuklar evde her türlü yiyeceğe sahiplermiş. Hatta ısınmaları için bile çok fazla çalı çırpı toplamışlar ve yavruları da bu rahat halin içinde oyun oynarlarmış. Anne baba ise yavrularının niye bu kadar oyuna düşkün olduğunu anlayamayıp hep kendi çocukluklarında nasıl bir an önce uçmak için çabaladıklarını hatırlarlarmış.  Sonra da acaba biz mi yanlış yetiştiriyoruz diye kendi çocukluklarındaki halleri ile kıyaslarken düşüncelere dalarlarmış… 

Masal burada bitiyor, düşünmemiz gereken kısım ise yeni başlıyor. Çocuklarımıza neden fazla imkan sunma ihtiyacımız var? Bizi tatmin etmeyen bu arzu niye?  

Çocuğuna ihtiyacından fazlasını vermek arzusu incelenmesi gereken bir duygusal açlıktır. Çocuklarımızın, Halil Cibran’ın söylediği gibi kendi akışında süren bir hayatın oğulları ve kızları olduğunu, bizimle birlikte olmalarına rağmen bize ait olmadıklarını hatırlamamız gerekmektedir. Bazı ihtiyaç ve arzularına yetişebiliriz, bazılarına ise yetişemeyiz. 

Yakınlarının hayatında sürekli eksiklik görmek çok yoğun bir kusursuzluk beklentisine dayanır ve huzursuzluk verici bir duygudur. Özetle, ortalama ebeveynlik iyi ebeveynliktir, zira hayat “en iyi” ile meşgul olanları çabuk kırar.

Comments are closed.