parallax background

Yolunu Kaybetmek

Kıyas ve İyi Ebeveyn olmak
Eylül 16, 2019
Benlik Şehirleri
Eylül 18, 2019
 

Duygusal olarak fazlaca ihmal edilmiş, unutulmuş bir danışanda duygu öylesine yoğundur ki terapisti üzerinde de iz bırakır. Tıpkı kendi yolunu kaybetmemek adına hayat yolculuğunda bıraktığı izler gibi. Bu durum bana Hansel ve Gratel masalını anımsatır. İhmal edildikçe duygusal anlamda içe kapanan ve hafızasında hayatın nüanslarını depolama ihtiyacı artan bir danışanın hayat yolculuğu bir sürü denemeler ile geçmiştir terapiye gelinceye dek. Böyle insanlar Hansel ve Gratel masalında olduğu gibi ellerindeki duygu anı kırıntılarını yolunu kaybetmemek için geçtiği yollara işaret olarak bırakır. Kendini hatırlamak, var oluşunu hissedebilmek adına itina ile biriktirdiği duygu anılarından oluşan izlerdir bunlar; Kayıtlar düşülen bir defter, odadaki eşyaların dizilimi, evin kokusu, bir anlık hissiyat gibi…Zira duygusal boşluğa düşmekten ve kaybolmaktan korkar. Böyle anlarda hayat, “yaşamak” manasını yitirir. Etrafını ve kendini tahlil etme becerisi alınganlaşır, kırılgan ve şüpheci bir hal alır. İnsanların söyledikleri sanki ona zarar vermek içindir. Hayatı ve ilişkileri boş ve anlamsız bir hale girer. İncinmemek adına kendisini iyice duyarsızlaştırır.

İşte, yolunu kaybetmek böyle anlarda başlar. Boşluk içerisindedir ve içerisinden çıkmak için geride bıraktığı izleri aramaya başlar. Böylelikle hayatta kalabilecektir etrafı karanlık olsa da. Bıraktığı izleri ararken yolda rast geldiği minik bir ateş böceği bile onun için göz kamaştırıcıdır. Böyle anlarda olur olmadık insanlarla ilişkiler kurma ihtimali de doğar, felsefi akımlar peşinde koşar, tıkanırcasına yemek yeme iştahı oluşabilir, dürtüleri yoğunlaşır, idealize ettiği kişileri zihninde büyütmeye başlar. İhmal edilmesini ve kaybolmuşluk duygularını bunlar sayesinde hafifletir bir süre. Bazen de yenilik arama uğraşılarından aniden soğuyuverir ve çok anlamsız bulur hepsini.

Her gün böyle ateş böceği gibi zayıf ışıklardan vazgeçer ama daha sonra yeniden aramaya başlar. Ne de olsa bunlar kalıcı olmasa da teskin edici bir etkiye sahiptir. Bilinçaltından bunu bilse de bu minik ışıkları sever. İdealize ettiği başkaları gözündeki değerini anlamaya çalışır. Bizzat o kadar terk etmiştir ki kendisini, kendi dışında herkesi korur kollar. Başkasının nasıl olduğunu, kendisinin nasıl olduğundan çok daha önemser. Bazen kendine ait eşyaları sağda solda unutur. Kimlik, telefon, anahtar gibi… Zira bunlar kimliğine ait eşyalardır ve kimliğini de değersiz bulduğundan bu eşyaların önemi onun için yok hükmündedir. 

Yolunu kaybetmek insana mahsus bir durumdur. Aramak, sormak ve bulmak da öyle. Arayışları buluşlarla biten yolcular olmamız dileklerimle…

Comments are closed.